Humans logo

Varoluş Felsefesi Tarihi

(birkac onemli isim)

By Eren ŞahinPublished about a year ago Updated about a year ago 3 min read
1

Varoluş felsefesi, 20. yüzyılın ilk yarısında, I. Dünya Savaşı, Ekonomik Depresyon, II. Dünya Savaşı ve Holokost gibi tarihi olayların etkisiyle, insan varoluşunun anlamını ve değerini sorgulayan bir felsefi akımdır. Bu felsefe, insanın varoluşunu ele alarak, bireysel özgürlük, kader, varoluşun anlamı ve diğer benzer konuları birkaç önemli isim ele almıştır;

1.Jean-Paul Sartre: Varoluşçuluk hareketinin öncülerinden biridir. Sartre, insanın özgürlüğüne ve sorumluluğuna odaklanmıştır.

2.Martin Heidegger: Varoluşçu felsefenin önde gelen filozoflarındandır. Onun felsefesi, insanın varoluşsal sorunlarına odaklanır.

3.Friedrich Nietzsche: İnsanın özünü keşfetmesine ve kendisi için bir ahlak yaratmasına odaklanan felsefesi ile varoluşçu düşüncenin temellerinden biridir.

4.Albert Camus: Varoluşçu felsefenin önemli isimlerinden biridir. Camus, insanın varoluşsal sorunlarını ele alır ve "absürd" kavramı üzerine çalışmalar yapmıştır.

5.Simone de Beauvoir: Varoluşçu felsefenin önde gelen feminist filozoflarındandır. De Beauvoir, cinsiyet eşitliği konusunda önemli çalışmalar yapmıştır.

6.Gabriel Marcel: Varoluşçu felsefenin önde gelen isimlerinden biridir. Onun felsefesi, insanın varoluşsal sorunlarına duygusal yaklaşımı ve kişisel deneyimleri ele alır.

Varoluş felsefesi, Alman filozof Martin Heidegger'in Varlık ve Zaman adlı eseri ile başlamıştır. Bu eserde, Heidegger insan varoluşunu ele alarak, insanın varlığının özüne ilişkin soruları sorgulamıştır. Heidegger, insanın varoluşunu zaman ve dünya ile bağlantılı olarak ele alır ve insanın kendisini sürekli olarak yeniden yaratması gerektiğini savunur be varoluşun anlamı ve insanın yerinin felsefi araştırmalarını yapmıştır. Heidegger, Dasein adını verdiği insan varlığı kavramı üzerinde çalışmış ve insanın varoluşunun temelini analiz etmiştir. "Varlık ve Zaman" adlı eserinde bu kavramı ele alır ve insanın varlığının önemine vurgu yapar.

Jean-Paul Sartre, varoluş felsefesi açısından en etkili felsefecilerden biridir. Sartre, insanın özgürlüğünün varoluşu şekillendirdiğini savunur ve insanın kendisini sürekli olarak yeniden yaratması gerektiğini ifade eder. Jean-Paul Sartre, 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden biridir ve varoluşçu felsefenin öncülerinden biridir. Sartre, insanın özgürlüğüne ve sorumluluğuna odaklanmıştır. Ona göre, insan doğuştan özgürdür, ancak bu özgürlük bir yükümlülükle de gelir. İnsan, kendini yaratmak zorundadır ve hayatının her anında kendi kararlarını vermekle yükümlüdür. Sartre'ın felsefesi, "varoluş önceliği" üzerine odaklanır. Ona göre, insan önce varolur ve daha sonra ne olduğunu belirler. Bu, insanın varoluşunun özgünlüğünü vurgular ve insanın kendi kendini yaratan bir varlık olduğunu gösterir. Sartre, varoluşçu felsefesini romanları ve tiyatrosuyla da tanınır hale getirmiştir. Eserleri arasında "Bir İşkencecinin İtirafları" ve "Yabancının Açıklaması" yer alır. Sartre, aynı zamanda sosyal ve siyasal konulara da ilgi duymuş ve Marksizm ile ilişkili çalışmalar yapmıştır. Özellikle, "Marksizmin Eleştirisi" adlı eseri, Marksizmin Sartre'ın varoluşçu felsefesiyle nasıl çatıştığına odaklanmaktadır. Sonuç olarak, Jean-Paul Sartre, özgürlük, sorumluluk, varoluş ve insanın kendini yaratması gibi konularda önemli bir etki yaratan varoluşçu felsefenin öncülerinden biridir. Eserleri, felsefi düşünceleri üzerine yapılan çalışmalarla birlikte, hala günümüzde de ilgiyle okunmaktadır.

Albert Camus, 20. yüzyılın en etkili filozoflarından biridir. Cezayir doğumlu olan Camus, özellikle varoluş felsefesi ve absurdizm gibi konular üzerinde çalışmalar yapmıştır, özellikle yalnızlık, anlamsızlık ve ölüm gibi konular üzerinde çalışmıştır. Ona göre insan hayatı anlamsızdır, fakat insanın yaşamını anlamlı hale getirebileceği birçok şey vardır. Camus, hayatın anlamsızlığına rağmen insanın hayatta kalma mücadelesi vermesi gerektiğini savunur, absurdizm kavramını geliştirerek insan hayatının anlamsızlığını açıklamaya çalışır. Buna göre, insanın hayatındaki anlamsızlığın temelinde evrenin anlamsızlığı yatar. Camus, insanın hayatındaki anlamsızlığa rağmen, hayatın güzelliği ve zevklerinin tadını çıkarabilmesi gerektiğini ifade eder. Camus'un en ünlü eseri olan "Yabancı", insanın yabancılaşmasını ve yalnızlığını ele alır. Romanın kahramanı, toplumun dışında kalan ve kendisini yalnız hisseden bir karakterdir. Bu roman, insanın anlam arayışına odaklanır ve insanın varoluşunu sorgular. Camus, ayrıca siyasi görüşleri ile de tanınır. Kendisi bir anarşist olan Camus, faşizm ve totalitarizme karşı çıkar. Ayrıca, insan hakları ve özgürlüklerine inanır, varoluş felsefesi ve absurdizm gibi konulardaki çalışmalarıyla 20. yüzyıl felsefesi ve edebiyatı üzerinde büyük etki bırakmıştır. Camus'un çalışmaları, insanın anlam arayışına ve varoluşun anlamı üzerine düşünmemizi sağlar.

Friedrich Nietzsche, varoluş felsefesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olan felsefecilerden biridir. Nietzsche, insanın özgür olması gerektiğini savunur ve insanın hayatında anlamı araması gerektiğini ifade eder. Ayrıca, Nietzsche'nin "Übermensch" kavramı, varoluş felsefesi alanında önemli bir yere sahiptir. Friedrich Nietzsche, 19. yüzyılında en önemli filozoflarından biridir. Felsefesi, insanın varoluşunu, ahlakı, din ve sanatı ele alır. Nietzsche, insanın varoluşunu sorgulayan bir filozoftur. Ona göre, insanın hayatındaki en büyük sorun, hayatın anlamını ve insanın amacını bilmemesidir. Bu nedenle, Nietzsche insanın kendi özünü keşfetmesi gerektiğini savunur. Ahlak konusunda, Nietzsche "iyi" ve "kötü" kavramlarının, toplum tarafından dayatılan bir yapı olduğunu savunur. Ona göre, insanın özgür iradesiyle kendisi için bir ahlak yaratması gerekmektedir. Bu, "üstinsan" olarak adlandırdığı insanın özünü keşfetmesine yardımcı olacaktır. Nietzsche, din konusunda da görüşlerini açıklamıştır. Ona göre, din insanın özgürlüğünü kısıtlar ve yaratıcı gücünü engeller. Bunun yerine, insanın kendi yaratıcı gücüne güvenmesi gerekmektedir. Sanat konusunda, Nietzsche insanın yaratıcılığına önem verir. Ona göre, sanat insanın hayatını anlamlı hale getirir. Sanat eserleri, insanın kendi özünü keşfetmesine ve kendisi için bir anlam yaratmasına yardımcı olur. Nietzsche'nin felsefesi, insanın kendi özünü keşfetmesi ve kendisi için bir ahlak yaratması üzerine odaklanır. Onun görüşleri, insanın özgürlüğüne ve yaratıcı gücüne önem verir. Fakat Nietzsche'nin felsefesi, bugün hala felsefe dünyasında tartışılmaya devam etmektedir.

Bu isimler, varoluşçu felsefenin gelişiminde önemli bir rol oynamışlardır. Her biri, insanın varoluşsal sorunlarına farklı bir açıdan yaklaşarak, farklı bir bakış açısı sunmuştur.

advice
1

About the Creator

Eren Şahin

Reader insights

Be the first to share your insights about this piece.

How does it work?

Add your insights

Comments

There are no comments for this story

Be the first to respond and start the conversation.

Sign in to comment

    Find us on social media

    Miscellaneous links

    • Explore
    • Contact
    • Privacy Policy
    • Terms of Use
    • Support

    © 2024 Creatd, Inc. All Rights Reserved.